Yvonne L. Descoteaux İnsan
Mesaj Sayısı : 24 Kayıt tarihi : 24/04/09
Güç: (92/100) Hız: (93/100) Çeviklik: (90/100)
| Konu: Yvonne Libertine Descoteaux Cuma Nis. 24, 2009 4:34 pm | |
| [Genel Özellikler
Adı: Yvonne Libertine Soyadı: Descoteaux Uyruk: Fransız Doğum Yeri: Calais/Fransa Doğum Tarihi: 12 Ekim Burcu: Terazi Ana Dil: Fransızca Diğer Diller: İngilizce Yaşı: 16 Irkı: İnsan
Dış Görünüş
1.70 boyundadır ve 55 kilodur. Tipik Fransız görünümü klişesini yalanlar bir şekilde, kahverengi saçlı bir kızdır. Saçlarının tekdüzeliğini gözlerinin muhteşem rengiyle kapatmayı başarmıştır yine de. Beyaz bir teni, kalın sayılabilecek dudakları vardır. Yanakları her zaman hafif pembedir ve çabuk kızarır. Kolye takmaya bayılır ve genelde uzun kolyeleri tercih eder, ve kolyelerinde çoğunlukla bir mesaj kaygısı görülür. Renkli giyinir ve jean-sweathshirt ikilisine şiddetle karşı çıkar-etekler ve elbiseler ona çok daha güzel gelir. Tozluklara ve iri güneş gözlüklerine bayılır, mevsim ne olursa olsun bacaklarında tozluk olur. Topuklu ayakkabıları pek sevmez ve genelde topuksuz Mary-Jane'ler giyinir.
Kişilik Özellikleri
Karakter Tanıtımı
Asla başlamaması gereken bir hayata sahip olduğunu düşünür Yvonne, lanetlidir adeta. Onu hiçbir zaman tanımamış bir annenin ve tanıdığına pişman olduğu bir babanın evladı olarak dünyaya gelmesinin, gitmesi için yeterli sinyaller olduğunu düşünmüştür çoğunlukla. Yaşadıkları dolayısıyla kabuğuna çekilmiş, silik birini oynar. İçindeki, gözde olmayı isteyen karakteri her zaman bastırmıştır. İyi bir arkadaştır, zira hayatında güvenebildiği sadece iki kişiye sahip olduğu ve birini de kaybettiği için, güven meselesini gözünde oldukça büyütür. Anne ve babasından aldığı için şanslı olduğunu düşündüğü tek özelliği, müzik zevkidir. Ebeveynleri, farkında olmadan olsa da bir miras bırakmışlardır; binlerce plak ve kaset Yvonne’un odasını doldurur. Yaşadıklarından dolayı kendi yaşındaki birçok kişiden daha olgundur ve buna bağlı olarak etrafındakilerle iletişimi pek de iyi değildir. Dersleri, on bir yaşındaki korkunç dönem hariç, iyidir. Çalışmayı, başka şeyleri düşünmesini engellediği için sever. Büyükannesi ve büyükbabası dışında kimseden doğru düzgün sevgi görmediği için(ah, lanet Fransızlar, hepsi öylesine soğuk ve uzaktır ki) insanlara karşı sevgisini göstermekte biraz zayıftır. Buna rağmen, hitabet konusunda oldukça güçlüdür ve insanları ses tonuyla etkilemesini iyi bilir. Cümleleri düzgündür ve İngilizce’si akıcıdır; ayrıca Amerika’ya geldiğinden beri Fransızca derslerinin gözdesi olmuştur. Fiziksel kavgaları ve fikir beyan etmekten farklı amaçlar taşıyan tartışmaları sevmez. Midesine düşkündür; fakat patlayacak kadar yemek ona her zaman insanlık dışı gelmiştir. Fazla dikkat çekmemeye özen gösterse de, özgüven doludur-zavallı insanların dünyada boşu boşuna yer kapladığına olan inancı büyüktür(Bu hayat dersini verdikleri için anne ve babama teşekkürler). Gençliğin “eğlence” olarak tabir ettiği saçma partilere kesinlikle karşıdır-buna bağlı olarak eğlence anlayışı da farklıdır. Genelde kitap ve müzik bazlı bir espri anlayışı olduğu için, esprilerini etrafa açmamayı yeğler. Fantastik kurgu delisidir ve okumadığı serinin kalmadığına garanti verebilir. Kendini olduğundan farklı gösteren ve gösteriş meraklılarından hiç hoşlanmaz. Yapmacık ilişkilerden nefret ettiği gibi, buz küpü insanlardan da nefret eder. Burcunun getirdiği bir özellik olacak ki; her zaman dengeyi arar. Fakat yine burcunun getirdiği bir özellik olarak, fazlasıyla çalkantılı hisleri vardır. Bir yönü uçmak isterken, diğer yönü her zaman ayaklarını yere basması gerektiğini söyleyerek kanatlarını bir kapının arkasına kilitleme taraftarıdır. Debdebeli ruh hâlinden dolayı uzun soluklu olarak yürütebildiği bir ilişki yoktur. Her şeye rağmen, iki karakterinin ortalaması alınırsa, kendisiyle barışık biri olduğu görülebilir.
Aile Geçmişi
Hiçbir zaman çok güçlü olmamış, asırlardır kendi yağında kavrulan bir aileden gelir Yvonne, Fransa’daki yaşamı boyunca insanlardan duyduğu “Descoteaux, yoksa…” ile başlayan ve asla aile büyüklerinden biri çıkmayan kişileri soran cümleleri kibarca savuşturmuştur. 1972de doğmuş babası Lemy Descoteaux ve 1975’te doğmuş annesi Aimée Dubois; The Beatles grubunun Yellow Submarine adlı albümünün kaseti için kapışmalarıyla tanışmış, yepyeni bir Peugeot 106’nın içinde, bangır bangır “Only A Northern Song” çalarken, aile olma yolunda ilk adımı atmışlardır. Bir dönemin hippilerine özenip “Carpe Diem”i hayat felsefeleri yapmış olan bu genç, gayrı resmi çift, aynı yılın sonunda Aimée’in doğum yapması üzerine hayatlarının belki de en ciddi dönemini yaşamıştır. Sevgili kızları Aimée’in hamile olduğunu beşinci aya kadar fark etmeyen Dubois ailesi, işi örtbas etmek için Descoteaux ailesinin parlak oğlu Lemy’yi “satın alır”.
Lemy ve Aimée, evlendiklerinde hayatlarının daha iyi bir hâle geleceğinden emin değillerdir, nitekim ilk gece ikisi de birbirlerinden uzakta, düşünceli bir şekilde oturmuş ve sabaha kadar yarı uyuklayarak vakit geçirmiştir. Henüz yirmi yaşında olan Lemy, kendisini bir baba olmak için hiç mi hiç hazır hissetmiyordur, “karısı”nın karnının gittikçe büyümesine neden olan “şey”e bakmaya dayanamıyordur hatta. Aimée ise aldığı yedi kilodan oldukça rahatsızdır ve eskiden aynalar hayatının en önemli kısmını kaplarken, yeni evlerinde sadece banyoda küçük bir ayna olmasına müsamaha gösterebiliyordur. Lemy, karısından gittikçe uzaklaşır, Aimée’in hamileliğinin son iki ayındaysa salonda yatmaya başlamıştır. Dubois’lar, kızlarını evlendirdikten sonra rahatlamıştırlar, Aimée’i tanımadığı bir aileye bırakmanın getirmesi gereken vicdan azabının açtığı koca boşluğu, diğer üç kızları yeterince kapatıyordur. Descoteaux’lar ise biricik oğullarının hayatını bu düz, siyah saçlı, kahverengi gözlü, haddinden uzun boylu ve kadınlıktan nasibini almamış bu kız için harcadığına inanamıyordur-büyükanne Salomé Descoteaux, olayı öğrendiğinde oğluyla bir daha asla konuşmama yemini etmiş; fakat her ay belirli bir meblağda para yollamayı da bırakmamıştır.
Her ne kadar Descoteaux ailesinin desteği olsa da, liseyi yarım bıraktığı için bir garson olarak çalışan Lemy, ailesine bakamıyordur. Gelecek çocuğun ne gibi masraflar açacağı konusunu düşünmeyi bile denememesine rağmen hınzır bilinçaltı, geceleri, kâbuslarına sorumluluğun vücut bulmuş hâli olan bebeği sokuyordur. Ölü doğması için içten içe her gün dua ediyordur-fakat duaları pek değerli olmayacak ki; dokuz ay on gün sonra gayet sağlıklı bir bebek, Aimée’i fazla zorlamadan dünyaya gelir. Aimée, loğusalık dönemini birçok insanın aksine gayet mutlu geçirir, çünkü o “şey”i içinden atmıştır-annelik içgüdülerinden nasibini aldığı söylenmemiştir zaten hiçbir zaman. Çocuklarının ismini “Yvonne Libertine” koyarlar, içlerindeki sönmek bilmeyen özgürlük ateşi kızlarının ismini de etkilemiştir. Çocuğu Descoteaux’lara göstermeye gittiklerinde büyükanne Salomé daha fazla dayanamaz, bu şirin küçük veledi görmek oğlunu tekrar aileye dahil etmesi için yetmiştir bile; ancak bu sefer de oğlu ve “kızı” aileye dahil olmaya pek hevesli değildir. Salomé, çocuklarının tekrar hayata dönmüş olmalarına sevinmiştir fakat aileye katılan son bireyin ebeveynlerinin onu yok sayması, endişe vericidir. Aimée ve Lemy, dokuz ay süren işkencenin ardından, hayata geri dönmenin verdiği sevinci, bir nevi yaşayamadıkları balayını yaşıyorlardır. Birden her şey Peugeot 106’daki o gecenin öncesine dönmüştür adeta. Hayatlarını yaşamaya devam ederler, Peugeot’a bu sefer sadece şehri gezmek için atlayıp günlerini gün etmek, aylarca süren aynı evdeki yabancılaşmadan sonra harika bir lükstür onlar için. Küçük Libertine, büyükannesi ve büyükbabasının şefkatine kalmıştır artık, büyük ihtimal Dubois soyunu tanımayacaktır bile. Salomé, hep bir kız evlat için yanıp tutuşmuş olan Salomé, Yvonne’a kol kanat gerer.
Anne ve babası yıllarca Descoteaux’lardan gelen parayla, Paris’in bir ucundan diğer ucuna dolanır-Yvonne Libertine on yaşındayken difteriye yakalanmış, ölümle pençeleşirken, anne ve babasının da durumu pek farklı değildir-Lyon’da bir uyuşturucu partisinde aşırı dozdan dolayı hastaneye kaldırılmışlardır. Salomé ve Jason Descoteaux, evlerine gelen bir telefonla bu durumu öğrenirler ve Jason, karısıyla torununu evinde bırakarak sorumsuz çocuklarının arkasını toplamaya Lyon’a gider. İki hafta sonra Lemy, ölüden farksız bir şekilde eve gelir, bünyesi daha zayıf olan Aimée ise ölmüştür-her zaman dahil olmak istediği “Forever 27” kulübüne katılıp, arkasında onu asla tanımamış bir çocuk bırakarak. Salomé’nin günleri, küçük Yvonne’un büyüme sanrıları ve hâlâ kızından beş yaş daha büyük birinden farksız davranan Lemy’nin bakımı arasında mekik dokumak ile geçmektedir. Yvonne, eve yeni gelen bu solgun, kırışık dolu bir suratı olan, dünyayı bir perdenin ardından seyrediyormuşçasına etrafa boş boş bakan adamın babası olduğuna inanamıyordur. Annesi gibi onun da ölmüş olması belki de hayatı için daha iyi olacaktır; zira büyümenin getirdiği yeni anlayış açısı ve her sabah uyandığında bir şaka olmasını dilediği anne ve babasının geçmişi, derslerini etkilemeye başlamıştır.
Sonunda, herkesin içten içe bildiği ama dile getiremediği şey gerçekleşir: Lemy Descoteaux, otuz iki yaşında, hayata veda eder. Jason ve Salomé Descoteaux, oğullarının ölümü üzerine ülkeyi terk etmeye karar verirler-yeni ve çok daha güzel bir hayat vaat eden rüyalar ülkesine, Amerika Birleşik Devletleri’ne gideceklerdir. On iki yaşındaki Yvonne, buna hiçbir şey söyleyemez-okulda öğrendiği kıt İngilizce bilgisiyle hayatını nasıl sürdüreceğini bilmiyordur; ancak sahip olduğu tek aileyi bırakacak cesareti kendinde görmez, hem zaten büyükanne Salomé’yi bırakamayacağını da bilir.
Aile, yaşamayı hiç istemedikleri bir geçmişi silme umudunun peşinde, Forks’a taşınır. Yvonne, bir yıllık bir adapte oluş sürecinin ardından, on dört yaşında, kendini Forks’lu hissetmeye başlar-büyükbaba Jason Forks’taki havayı kaldıramayıp iki yıl içinde ölmüştür ve Yvonne, büyükannesi Salomé ile yaşamaya devam etmektedir.
Lejant
~ Olumlu
[Dost] [Değer Verdiklerim] [Yakın Arkadaşlar] [Kanımın Isınık Oldukları] [Göz Aşinalığı Olanlar] [Sıradan] [Tanıdık]
~ Nötr
[Tanışmak istediklerim] [İlgimi Çekenler] [Sadece İsmini Duyduklarım] [Düzadamlar]
~ Olumsuz
[Ölmesini istediklerim] [Hoşlanmadığım] [Rakipler] [Zararsızlar]
~ Aşk
[Şimdiki] [Platonikler] [Eski]
En son Yvonne L. Descoteaux tarafından Paz Nis. 26, 2009 3:23 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
|
Yvonne L. Descoteaux İnsan
Mesaj Sayısı : 24 Kayıt tarihi : 24/04/09
Güç: (92/100) Hız: (93/100) Çeviklik: (90/100)
| Konu: Geri: Yvonne Libertine Descoteaux Cuma Nis. 24, 2009 4:37 pm | |
| [Hoşlanmadığım] Gabrielle D'ArcGabrielle, on üç yaşına kadar Yvonne’un ironik bir şekilde takip edildiğini düşünmesine neden olacak kadar büyük bir kâbusu olmuştur. Tuhaf bir tesadüf sonucu yüzde yüz burs aldığı için öğrenimine başladığı ve ABD’ye taşınana kadar öğrenimini devam ettirdiği Saint Mauront Katolik Okulu, D’Arc ailesinin “muhteşem kızları”yla ilgili bir takıntıyı tetiklemiştir. Sylvié D’Arc, Okul Aile Birliği’nin onursal başkanı, ondan bir dönem daha büyük olan Gabrielle’i okul hayatı boyunca her sosyal faaliyete sokmakla meşgul olmuştur-öyle ki, okulda onun ismini bilmeyen kalmamıştır. Bu fazlasıyla snob, hayatın ne olduğu konusundan en ufak bir fikri bile olmadığını düşündüğü kızdan okul hayatı boyunca nefret etmiştir ve taşınmadan önce yarı finale kaldıkları bilgi yarışmasında Gabrielle değil de Yvonne seçilince, onu görmezden gelip tüm birliği Gabrielle’i almak için ikna etmeye çalışan Madam Sylvié dolayısıyla, “Mademoiselle D’Arc”a olan nefreti daha da artmıştır. Forks’a taşındıktan sonraki 3 yıl boyunca D’Arc defterini arşive kaldırmıştır; fakat Yvonne on altı yaşındayken, son model arabasıyla okula gelip herkesin dikkatini çeken mademoiselle bozması kızı görmesiyle, düzene soktuğu hayatı yine ters takla atmıştır.
En son Yvonne L. Descoteaux tarafından Paz Nis. 26, 2009 3:21 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Gabrielle D'Arc İnsan
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 23/04/09
Güç: (95/100) Hız: (90/100) Çeviklik: (98/100)
| Konu: Geri: Yvonne Libertine Descoteaux C.tesi Nis. 25, 2009 6:20 am | |
| | |
|