"Sıcaksın.." dedi iyice göğsüne yaslanarak.. "Gerçekten sıcak.."
Hafifçe gülümsedi. Bunu söyleyen ilk kişi değildi, son kişi de olmayacaktı.. "Sebebi sensin." Anna sanki sıcak bir yuvaymış gibi kafasını daha da rahat bir pozisyona getirdi. Ve araya uzun bir sessizlik girdi... Sessizliği bozan Steven oldu.
"Gitmeliyim biliyorsun değil mi ?" bunu söylemekten nefret ederdi. Kontağı çalıştırdı. Anna'ya burada ki yeni değişmiş vampiri ararken rastlamıştı. Aslında hiç bir insana yaklaşmamaya çalışırdı fakat Anna'da biraz farklı olmuştu. Tam bir tesadüf..
"Gitmek zorunda mısın ?" Anna hala umutlu gözüküyordu. Stephen huzursuzlanarak Anna'yı göğsünden kaldırdı ve gözlerinin içine bakarak "Bunu kaç kere tartıştık ? Lütfen Anna gideceğimi en başından beri biliyordun. Lütfen..Lütfen zorlaştırma..." Bir süre uzaklara daldı. Anna'nın ağladığını duyuyordu. Bu yüzden başını çeviremiyordu. Gezgin hayatında Anna unutamayacakları arasına girmişti. Kurtadam olduğunu anladıktan ve durumu çözdükten sonra, gazete haberlerini takip etmişti. Nerede seri katil haberi görürse gidip araştırırdı ve sonucunda kesinlikle bir vampir bulurdu. Ancak bu son vampiri yaklaşık bir aydır arıyordu ve Anna bu yüzden kendine fazla bağlanmıştı. Buna bir son vermeliydi..
"Anna...A..Artık gitsen iyi olur." son kez Anna'ya baktı ve yaşlı gözlerini gördüğünde içinde gerçekten bir pişmanlık hissetti. Steven işi kısa tutmak istiyordu ancak Anna son kez ona sarıldı. Ve uzunca öpüştüler. Anna sonunda arabayı terkettiğinde pis kan emicinin son kokusunu aldığı yere doğru arabasını sürdü. Durdu.. Kurtadam içgüdüleri sülüğün birazdan buralarda olacağını söylüyordu. 15 dakika geçmişti. Tam sıkılmaya başlayacaktı ki kan emici işlek cadde de gözüktü. Her zaman ki taktiğini kullanacaktı. Eşşiz cazibesiyle bir kadını kandırıp ilişkiye zorlayacaktı. Ve gümm... Ama bu sefer olmayacaktı. Steven buna izin veremezdi. Yavaşça arabanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. 1.97'lik boyuyla diğer insanların arasında çok belli oluyordu. Önemi yoktu.. Bu akşam bu iş bitecekti...
Hızla vampirin arkasından yaklaştı. Gözden kaçırmamalıydı. Vampir birini tongaya düşürmüştü. Yavaşça ilerliyorlardı. İğrenç kokusunu takip ediyordu. Sonra birden ilginç bir şey oldu. Vampir avını bırakıp şehir dışına doğru yönelmişti.
"Lanet olsun.." diye mırıldandı. Bu vampirde değişik bir şeyler vardı. Tam yakalayacakken bir şeyleri hissediyordu. Sanki, sanki özel güçleri var gibiydi. Artık şehir dışındaki ormanlıktaydılar. Vampir hala arkasına bile bakmadan yürümeye devam ediyordu. Sonra birden koşmaya başladı. Steven bedenini bir öfke dalgasının kapladığını hissetti. Derisi yırtılıyordu. Artık kurtadamdı...
Hızla vampirin arkasından koştu.. Vampirin hissettiği korkuyu duyabiliyordu. "Pis kan emici..." diye mırıldandı. Öfkesi artıyordu. Daha da hızlandı. Bir süre bu kovalamaca devam etti. Vampir kaçamayacağını anladı ve durdu. Steven tüm korkutuculuyla kükredi.
"Yaaa.. Belki de beni fazla hafife alıyorsundur ha ?" dedi kan emici sanki Steven'la konuşuyormuş gibi. Bunun üzerine Steven daha da sert hırladı. Vampir de artık havaya girmişti. Dişlerini gösteriyordu. Ve Steven'in üzerine atladı. O kadar sert iki cisim çarpışmıştı ki büyük bir ses ortaya çıktı. Steven uzun zamandır vampir olmayan bu kan emiciyi kolayca altına aldı. Ve vampirin gözündeki korkuyu gördü. Bu her zaman hoşuna giderdi. Son kez kükredi ve pençesiyle sülüğü parçaladı.