Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Elizabeth Ujvary

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Elizabeth Ujvary
Vampir
Vampir



Kadın Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 24/04/09


Güç:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue80/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (80/100)
Hız:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue76/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (76/100)
Çeviklik:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue75/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (75/100)

Elizabeth Ujvary Empty
MesajKonu: Elizabeth Ujvary   Elizabeth Ujvary EmptyCuma Nis. 24, 2009 11:51 am

[size=11] Lysith, dayandığı ağaca biraz daha yaslanmış, karşısındaki kızı süzerken, karnının tok olduğunu anlaması o kadar da uzun sürmedi. Lle fark etmese de, gözlerinde yoğun bir tatmin ve dudaklarında ise bir damla kan vardı. Kendine güzel bir kurban bulabilmişti demek ki. Lysith, onun adına memnun olurken, kendisinin de birkaç gün sonra avlanmaya çıksa iyi olacağını düşünüyordu. Bu seferki kurbanında kan namına bir şey yoktu. Gerçi öldürdüğü bir kokainmandı. İnsanları uyuşturan bir madde olan kokaine alışmıştı ve onsuz yaşayamıyordu. Onun çakmağını nasıl sabırsız bir şekilde, yaslandığı mermere sürttüğünü görmüştü. Hayata karşı olan bütün hıncını, lanet olasıca kaderini ve onu terk eden-daha doğrusu ölen-sevgilisine karşı duyduğu öfkeyi-hakkı yoktu aslında o alıştırmıştı- elinin altındaki metalden çıkartmaya çalışıyordu. Başarılı olabiliyor muydu? Kesinlikle hayır. Bu tür insanların sorunu da buradan kaynaklanıyordu zaten. Hiçbir zaman suçu kendilerinde aramıyorlardı. Onun yerine sevdiklerine çamur atıyorlardı. İnsanoğlu bencil varlıktı sonuçta. Bir şeyi feda etmek demek bile bencilce o şeyi istiyorum demekti. Baba oğluna herşeyini verirken, ondan açıkça sevgisi ve saygısını talep etmez miydi? Ya da savaşlarda en ön siperde savaşmak da, kazanmak istiyorum bana zaferi ver demek değil miydi? Bir zamanlar ikizlerin etrafında onlar adına fedakarlık yapan ve onlardan bir şeyler talep eden insanlar vardı. Büyükbabası, büyükannesi, annesi ve babası... Lysith'in berrak mavi gözleri, aklından son geçen kişi sayesinde aniden parıldamaya başlarken, nefretine engel olmaya kalkmadan tekrar aklından geçirdi babasını. Zamanında herşeyden çok sevdiği fakat şimdi isteseler seve seve canını alabileceği tek kişi. Hayatını sonsuza kadar değiştiren, onun asla dilemeyeceği bir kadere sürükleyen adam. Ah, onu nasıl da çok sevmişti. O kitap okurken, sadece onunla aynı işi yapabilmek adına saatlerce kitap okurdu. Sadece onunla zaman geçirmeyi sevdiği aslında pek ilgisini çekmeyen Aramice'yi öğrenmişti. Fakat sonunda ne olmuştu? Dünya tepe taklak olmuş ve herşey başlarına yıkılmıştı. Nasıl anlayamadığına hala şaşırırken, arkasından esen soğuk rüzgara aldırmadan, üzerindeki pol pelerini omuzlarından aşağıya attı. Beyaz teni aniden gelen soğuk yüzünden, şaplak yemişçesine kızarırken soğuğu hissedebilmeyi çok istiyordu. Belki de onu az sonra dalacağı korkunç alemden çıkartabilirdi. Fakat böyle bir şey asla olmayacaktı. Lleweyn soğuğa karşı çok hassastı ama Lysith soğuktan etkilenmezdi. *Keşke hiç bulaşmasaydım..*

Lysithea Chloris, o gün eve geldiğinde sinirden patlayacak gibi görünüyordu. Okul denen o pislik yuvasında, kızıl saçlı bir kızla kavga etmişti. Kızın adı Rosalind Abercrombie'ydi. Kız okuln en güzel kızları arasında gösteriliyor ve on sekiz yaşında geldiğinde, etrafında zengin koca adaylarının fink atacağı söyleniyordu. Lysith, hiçbir zaman bu kızdan hoşlanmamıştı. Onun kendini beğenmişliğinden, herkese "Bu elbise yakışmış mı?" sorusundan ve gereksiz davranışlarından-özellikle şuh zannettiği kahkahasından-nefret etmişti. O gün annesinin onun için Yunanistan'dan aldığı kırmızı bir elbise giymişti. Üstelik de onu gören herkesin şaşırmasına neden olacak kadar da çok yakışmıştı ona. Aslında o çok güzel bir kızdı. Her ne kadar Lle gibi gece siyahı saçlara sahip olmasa da, onun da güneş sarısı, ışıkta pırıl pırıl parlayan saçları vardı. Gözleri kızkardeşi ile aynı tondaydı ama o biraz daha sevecen bakardı insanlara. Yüzünde küçük küçük, sanki özenle yerleştirilmiş gibi duran çilleri vardı ve bu ona sevimlilik katıyordu. Belki şimdi avlarının dikkatini çekmesini bu çillere borçluydu. Rosalind denen o kız onu kıskanmış ve neredeyse üzerindekini parçalamaya kalkışmıştı. Lysith her ne kadar Lle'ye göre sakin yapılı da olsa, buna dayanamamış ve saldırmıştı. Özenle uzattığı tırnakları kızıl saçlı kızın etine saplanırken, çıkan o haykırış sesinin ona sonsuz bir haz verdiğini şimdi de kabul ediyordu üstelik. Tabi bu olaydan sonra, müdüre-salak kadın- ona sıkı bir ceza vermiş-sanki çok umurundaymış gibi-ve bir hafta okula gelmemesini söylemişti. Lle bu kavga esnasında yanında olmadığı için bir ceza almamıştı ama haberini alınca o da kıza saldırmış ve tıpkı ikizi gibi bir hafta okuldan uzaklaştırılmıştı. Pek üzüldüğü söylenemezdi aslında. Bir hafta o sıçan yuvasına geri dönmek zorunda kalmayacaktı. Bu olay sonucunda onu tek mutlu eden şey bu olmuştu.Fakat onu evde de cezanın beklediğini biliyordu. Bu yüzden sinirli bir şekilde kapıyı çarptığında, annesi sinirli bir şekilde sarı saçlarını geriye attırırken, kaşları çatık bir şekilde konuştu. *Tavan arasına, Lysithea. Hemen!**Çok üzüldüm inanamazsın!* Yüzünde hiçbir ifade olmadan tavan arasına çıkarken, annesinin ceza sistemine yanlış bir açıdan baktığını düşünüyordu. Lysith'e verebileceği en büyük ceza canının sıkılmasını sağlamaktı fakat tavan arasında, babasının zengin bir kitap koleksiyonu vardı ve bu yüzden bu ona cezadan çok ödül gibi geliyordu. Lysith iştahını açan, siyah ciltli kitaplara bakarken, arkasından gelen ses ile düşüncesi pekişmiş oldu. *Annemin ceza tarzını değiştirmesinin vakti geldi.*Yüzünde tuhaf bir gülümseme belirirken, Lle'nin eline gelen tuhaf kitap yüzünden kaşları çatılmıştı. Kitabın cildi oldukça yıpranmıştı ve sanki azıcık sıksa parçalanacakmış gibi duruyordu. Lysith, merakını yenemeyip kardeşinin elindeki kitabı elinden nazikçe alırken, karşılaştığı yazı türü ona çok tanıdık gelmişti. Lle ise bu dile aşina değildi. Lysith, babasının neden Aramice bir kitabı sakladığını gerçekten merak ediyordu. *Bu Aramice. Çevirmemi ister misin?* Lle sinirle "inek" benzeri bir şey mırıldandığını duydu ama aldırmadan okumaya başladı. *Hımm.Bir bakalım. Karanlık gölgeler dans ederken ay ışığında. Bir kırmızı hakim olur. Bu da ne demek? Bedenden çıkan o sıcak ateş, saçılırken toprağa. Gölgeler aya hapis, bir çıkış yolları yokken. Şehrin efendisi, yummuşken gözlerini geriye kalan tek şey o kırmızılıktır. Kadehin mecliste sadece adı kalmışken, kim geri getirecektir, o kadehi?*Lystih, okuduklarından tek kelime anlamamış, bir yerde hata yaptığını düşünüreke tekrar çevirmiş ama yanlış bulamamışken, kız kardeşinin dürtmesi sonucu kitabı aldı. Yüzü karmakarışık, cezasının bitmesini beklerken, ikizler tek kelime konuşmamıştı. Lysith kız kardeşinin sesi üzerine kendine gelirken, beklenen cevabı vermekte gecikmedi.

- Bilirsin Lle. Ben kızılları sevmem. Gereksiz ama soracağım. Güzel miydi?Gerçi benimkinden güzel olduğu kesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rosalie Linton
Vampir
Vampir
Rosalie Linton


Kadın Mesaj Sayısı : 15
Irk : Vampir
Özel Yetenek : Temasla duygu algılama ve isteğe bağlı aktarma(kurt adamlar hariç)
Ruh Haliniz : Elizabeth Ujvary Ixtnjt
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue70/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (70/100)
Hız:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue75/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (75/100)
Çeviklik:
Elizabeth Ujvary Left_bar_bleue65/100Elizabeth Ujvary Empty_bar_bleue  (65/100)

Elizabeth Ujvary Empty
MesajKonu: Geri: Elizabeth Ujvary   Elizabeth Ujvary EmptyCuma Nis. 24, 2009 12:49 pm

Rütbe:Vampir

Güç:80

Hız:75

Çeviklik:76
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Elizabeth Ujvary
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Pano :: Güç Belirleme-
Buraya geçin: