Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Demetra Nyx Tranquilli

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Demetra Nyx Tranquilli
İnsan
İnsan
Demetra Nyx Tranquilli


Kadın Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue87/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (87/100)
Hız:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue90/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue85/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (85/100)

Demetra Nyx Tranquilli Empty
MesajKonu: Demetra Nyx Tranquilli   Demetra Nyx Tranquilli EmptyPerş. Nis. 23, 2009 11:42 am

Kabarık kızıl saçlarından nefret ediyordu. Sürekli olarak omuzlarına dökülen yele benzeri şekilsiz saçlarını toplamak kadar can sıkıcı bir şey olmadığından görünümündeki garipliğe ve sıkıcı şirinliğe katlanmak zorunda kalıyordu. Gerçi yüzündeki o tatlı ifade sayesinde kurban bulmakta zorlanmıyordu ama daha geç yaşta vampire dönüşmek daha çok işine gelecek bir şeydi. Matyev'i işte bu yüzden affetmeyecekti. Babası onu o yaşta ısırmasaydı belki de yirmilerinde güzel bir kızken dönüşseydi daha mutlu olacaktı. Hem o zaman o aptal kızıl saçlarını da adam akıllı şekle sokabilirdi. Onları kesmeyi zamanında çok denemesine rağmen dönüşümü sırasında sahip olduğu saçlarını bir türlü değiştirememişti. Sinir krizleri bir işe yaramamıştı ve yaramayacaktı da.

Daha onlu yaşlarında gösteriyordu. Ama 1791 yılının on üç Ocak gecesi dönüştürülmüştü. Doğum günü herkes tarafından ölüm günü olarak bilinse de aslında karanlığa doğuşunu ifade ediyordu. Artık ölümle yaşam arasında bir yerdeydi. Ne ölebiliyordu nede tam anlamıyla yaşayabiliyordu. Sadece karanlığın nimetlerinden faydalanıyor ve kan içiyordu. Çok sevdiği güneş artık ona doğmuyor, onun için batıyordu.

Karanlık meleği Matyev'i o akşam tanımıştı işte. Babası ona bildiği her şeyi öğretmişti. Fakat bir süre sonra ondan ayrılacağı gerçeğini de biliyordu. İki yüz yıl onunla beraber yaşamıştı ve öğrenebileceği çoğu şeyi öğrenmişti. Geri kalan sonsuz yaşamını ise tek başına geçirecekti. Tam tamına bin on dokuz yıl kan emerek ve kendine arkadaş arayarak geçirmişti. Bu süre içinde dünya değişmiş ve karmaşıklaşmıştı. Küçük bir kız olmak zordu bu yenidünyada. Yüz yıllarca gezdiği yerler artık yabancılaşmıştı. Herkes ve her şey tersine dönmüştü. Matyev yoktu en başta. Her zaman onu bulabilmek için gezmişti dünyayı. İnsanları kullanarak geçirmişti zamanını. En sonunda ümidini yitirdiğinde içine kapanmayı seçmişti. Tarihi ve engin bilgilerini kendine saklamış, bir daha da kimseyi dönüştürmemişti. Öldürmüştü o kadar.

Yıllar onu yaşlandırmıyordu belki. Ama çocuksu yüzünün ardındaki olgun kalbi yaşlanıyordu gitgide. Öldürdüklerinin acısını değil babasının acısını çekiyordu.

Ve şimdi İngiltere deydi. Uzun yıllar önce yaşadığı minik şirin yerdeydi. Ama her yer gibi orası da değişmişti. Eskiden malikânesinin olduğu yerde şimdi yüksek bir gökdelen, tarlalarının olduğu yerlerde ise betondan kuleler vardı. Claudia büyümese de dünya büyümüştü artık.

Ama her zaman aynı kalan yerlerde vardı. Hiç bozulmamış olan. Arcanum Ormanı bunların ender örneklerindendi. Matyev ile tanıştığı ve karanlık için tekrar doğduğu yer. Merhametsizliğin ve acımasızlığın minik kalbine kandamlaları ile girdiği yer. Ölümün soğuk nefesini hissettikten sonra onu reddederek kana değer vermeye başladığı yer.

" Tanrı gelişigüzel öldürüyor. Biz neden yapmayalım ki? Biz merhametli ölümün affettiği ve vicdan azabı ile bıraktığı olağanüstü bedenlerdeki ruhlar değil miyiz? Bağımsız ve değişmeyen... Ama boş... "

Hayat felsefesi olmuştu Matyev'in bu sözleri Claudia'ya. Tanrı öldürüyordu. Aynı anne ve babasını öldürdüğü gibi. Bu yüzden neden Claudia ve diğerleri de öldürmemeliydi ki? Tanrı amaçsızca öldürüyordu. Ama lanetliler hayatta kalmak için! Lanetliler... Lanetlenmişler... Gün ışığından mahrum yaşam süren gecenin yaratıkları. Güçlü ve zeki gecenin yaratıkları. Sis gibi gizemli, karanlık gibi korkutucu ve virüs gibi ölümcül. Çoğu kez de ölümün ta kendisi. Tarihin başlangıcından beri korkulan ırk. Aslında bu bir lanet değil bahşedilmiş bir mükemmellikti. Neden korkutmak varken korkmaktı ki? Neden öldürmek varken ölmek? Sonsuz yaşam ve gençlik varken yaşlanmak ve Tanrı'nın amaçsızlıklarından birisi olmak.

Düşünmek hoşuna gidiyordu. Özellikle de Tanrı'yı yargılayarak düşünmek ona ayrı bir zevk veriyordu. Oda diğerleri gibi ona meydan okuyordu. Tanrı'nın gözünde nasıl olduğu önemli değildi. Çünkü insanların gözünde çoktan galip gelmişlerdi bile.

Ormanın karanlığı her tarafı kaplamıştı. Ama karanlıkta görmem onun işiydi. Önündeki ağaçları inceleyerek ilerliyordu daha diplere. Belki bir ölümlü bulup karnını duyurabilirdi. Ama her adımını atışında karamsarlık her yanını kaplıyordu. Kıpkırmızı olması gereken dudakları tozpembe olmaya başlamıştı bile. Birden uzaktan gelen seslere irkilmişti. Bir ölümlünün kokusunu duymuyordu. Daha çok ölüm kokusu çalınıyordu burnuna. İki ses geliyordu derinden. İki ince kız sesi... Yavaşça sesin geldiği yere yaklaştı.

" Bilirsin Lle. Ben kızılları sevmem. Gereksiz ama soracağım. Güzel miydi? Gerçi benimkinden güzel olduğu kesin. "

Kızıllar... Saçlarına baktı. Kızıldılar. Bukleleri omuzlarına dağınık bir şekilde inen saçları kızıldı. " Gene önyargılı biri! " dedi ve sessizce bir süre bekledi. Ama konuşmayı gizlice dinlemenin hoş olacağını pek sanmıyordu. Bu hiçte nazik bir davranış değildi. Vampir olmadan önceki yetiştiriliş tarzına göre davranmaktan vazgeçmeyen küçük bir Lady adayıydı hala. Yani sinirlenmediği sürece... Ağacın arkasından kızların olduğu yere doğru gitmeye başladı. İkisinin de bakışlarının ona çevrildiğini bilmek hatta bundan emin olmak rahatsız ediciydi. Biraz da solgun bir vampir görünümü olması küçük yaştaki görünümü ile birleşince umursanmaya değmez bir amatör olduğu izlenimi vermiş olmalıydı. Karşı taraf istemeden kendisini tanıştırma gibi bir huyu yoktu. Kızlara baktı. Şaşılacak kadar olmasa da büyük benzerlikler vardı ararlında. Tek ortak yönleri tenleri ve dudakları değildi. Kardeş olabilecekleri fikri gelmişti aklına. " Keşke Matyev'den zihin okumayı da öğrenseydim! " dedi içinden ve yere oturarak:

" Buralarda herhangi bir canlıya rastlamam mümkün mü acaba? Bilmiyorum belli oluyor mu ama oldukça açım. "

Uzun zamandır vampir görmemenin etkisi ile ne diyeceğini bilmiyordu. Ama sesindeki alaycılık fark edilmeyecek gibi değildi. Hala daha kendisi gibi birine rastlamamış olmanın verdiği bir züppelik vardı üzerinde. Onun yaşlarında bin yıllık bir vampir! Amatör görünümlü bir bilge... Her ne kadar İngiltere'de rastladığı ilk vampir olsa da onları pek sevdiği söylenemezdi. Yüzünü buruşturdu ve soran gözlerini ikisine dikti kabarık kısa eteği ile oturduğu yerden. Cevap verip vermeyeceklerini bilmiyordu. Ama eğer cevap vereceklerse de ellerini çabuk tutmaları iti olurdu. Yoksa açlıktan ya ölecek yâda ilk gördüğü farenin tadına bakmak gibi bir zevksizlik yapacaktı.


Bunu başka bir sitede küçük vampir karakterim ile yapmıştım. Şimdi insan olmak istiyorum...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Psyche Allyson
İnsan
İnsan
Psyche Allyson


Kadın Mesaj Sayısı : 59
Ruh Haliniz : Demetra Nyx Tranquilli 2rz3tw5
Kayıt tarihi : 21/04/09


Güç:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue92/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (92/100)
Hız:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue95/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (95/100)
Çeviklik:
Demetra Nyx Tranquilli Left_bar_bleue90/100Demetra Nyx Tranquilli Empty_bar_bleue  (90/100)

Demetra Nyx Tranquilli Empty
MesajKonu: Geri: Demetra Nyx Tranquilli   Demetra Nyx Tranquilli EmptyPerş. Nis. 23, 2009 11:54 am

Çeviklik: 85

Güç: 87

Hız: 90

Rütbe: İnsan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Demetra Nyx Tranquilli
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Demetra Nyx Tranquilli

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Pano :: Güç Belirleme-
Buraya geçin: