Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Çarpıcı Tanışma

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Gabrielle D'Arc
İnsan
İnsan
Gabrielle D'Arc


Kadın Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue95/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (95/100)
Hız:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue90/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue98/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (98/100)

Çarpıcı Tanışma Empty
MesajKonu: Çarpıcı Tanışma   Çarpıcı Tanışma EmptyPerş. Nis. 23, 2009 1:46 pm

Parlak turuncu Mustang'inden inip karamsar bir havayla, daha önce ancak bahçıvanlarına uygun gördüğü boyutlardaki yeni evlerine baktı. Üç katlı ve pembe renkliydi. Arkasında yükselen, Gabrielle'in tılsımlarını hareketlendirecek kadar ürkünç, ormanla tam bir tezat içinde olsa da geniş terası ve tüten bacasıyla kendi içinde tam bir uyum sağlamıştı. Tek eksik olan ona doğru koşan pembe bir anne ile mavi bir baba olabilirdi ki onlar da dışarı fırlamışlardı bile. "Matmazel D'a-brielle!" diye seslendi kadın olan, Marcelle, komik bir şekilde. Kusursuz korumacılığının oyunculuğa yansımadığı kesindi. Gerçi hiçbir oyunculuk martta nakil olmuş bir öğrenciyi kolay kolay açıklayamazdı, o yüzden önemsememeyi yeğledi. Erkek olan, Jaques, Gabrielle'i ağza alma konusunda o kadar çekimser değildi ya da gerçekten iyi bir oyuncuydu: "Gabrielle, hayatım, nihayet geldin." dedi tam da iş çıkışı vakti olmasına rağmen ortalıkta görünmeyen komşulara oynayarak. Sonra bütün babacan havasını dağıtarak rapor vermeye başladı: "Bütün eşyaları yerleştirdik ancak kolilerinizi açmadık buyurduğunuz gibi."

Gabrielle zoraki bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Etrafta kimse olmadığına göre oyunculuğa gerek yoktu. Aslında Bernard'a değil ona kalsa, bunların hiçbirine gerek yoktu. Sırf paranoyaydı. "O zaman ben yerleşirken siz de yemeği hazırlayın, sonra yemek yiyelim olur mu?" Zoraki gülümsemesi hızla solarken eğilip açık kapıdan lacivert bez çantasını aldı. Kapıyı istemsizce sert çarpıp Marcelle ve Jaques'den hızlı davranarak açık kapıdan onlardan önce girdi. Jaques mutfağa yönelirken Marcelle utangaçça bir şeyler mırıldanıp kızın yanından merdivenlere tırmanmaya başladı. Gabrielle anlayamamasına rağmen omuz silkip ona odasını göstereceğini tahmin etti. Aslında buna gerek yoktu çünkü Bernard gelmeden önce evin yerleşme planını, özellikle de gizli odacığı özellikle ezberletmişti. Odası üçüncü katın tamamını kaplayan, evin en geniş odasıydı. Marcelle'in sözünü bitirip çekilmesini sabırla bekledikten sonra adımını nihayet odasına atabildi.

Fazlasıyla geniş ve ferah olan oda, bilgeliğin rengi laciverte boyanmıştı. Başını kaldırıp tavana baktı, beklediği gibi Sylvié bir kaç bulut, bir kaç yıldız ve bir de kocaman dolunay çizdirmişti. Gabrielle Sylvié'yi tanıyordu, Sylvié de Gabrielle'i. Dudaklarının hoşnutlukla bükülmesine izin vererek kiraz ağacından kapılma kocaman bir başlığı olan, beyaz-bebek mavisi renklerde damalı çarşafla olduğundan da büyük görünen çift kişilik yatağa ilerledi. Çantasını yere bırakarak kendini yatağa attı. Elini serinlemek ister gibi alnına koymuştu. Son bir hafta korkunçtu. Bütün o hazırlıklar. Okula gitmemesine rağmen her zamankinden fazla yorulmuştu. Bugün günlerden neydi? Cumartesi - tanrım- üç günü yolda geçmişti. İzini kaybettirmek için bu kadar dolaşmasına gerek olamazdı. Paranoyak Bernard. Üstelik geldiği bu yer, rahatsız hissetmesine neden oluyordu. Tehlike anında ısınması gereken yeşim taşından bilekliği geldiğinden beri hiç soğumamıştı. Her şey bir yana, aklında beliren auraların hepsinin üstünde daha güçlü benlikler hissediyordu. Böyle auraları cemiyet dışında hiçbir yerde hissetmemiş olmak, onu hem ürkütüyor hem de meraklandırıyordu. İlk defa en güçlü olmak için kapışmalıydı - tabii eğer bu kişiler tanımadığı türde büyüler kullanıyorsa- Düşüncelerin altında ezildiğini hissetti. Nereye düşmüştü böyle? O baygın uyku hissine daha fazla karşı koyamadı.

***

Uyandığında biri deri ceketini ve çizmelerini çıkartıp üstünü örtmüştü. Gözleri hala kapalı olduğu halde elini yorganın altına sokup özel üretim kırmızı telefonunu çıkardı. Bernard şimdiye kadar milyonlarca kez aramış olmalıydı. Boşuna baktı. Bir tek bile mesaj veya arama yoktu. Oysa, saat dokuza yaklaşıyordu. Bu da demekti ki yaklaşık üç saattir uyuyordu. Kimse aramamış mı? Olağandışı. Ya da Bernard bağları kopararak bulunmasını tamamen engellemeye çalışıyordu. O zaman... O zaman üssü kimdi? Hafiflediğini hissetti, ona emir verecek kimse yoktu burada. Doğruldu. O zaman bu saatte arabasıyla bir tur atsa, onu engelleyecek kimse olmazdı. Hemen yataktan atlayarak çizmelerini giydi. Telefonunu özellikle yatağa bırakarak ceketini ve çantasını alarak odadan çıktı.

Ayaklarının ucuna basıyordu çünkü ne olursa olsun terslik çıksın istemiyordu. Sesleri dinledi. Salonun olması gereken yerdeydiler. Bu durumda mutfaktan garaja çıkabilirdi. Arabasını garaja koyduklarını umuyordu ve yanılmamıştı. İşte, gözünde birçok insandan daha değerli olan arabası -pırıl pırıl- karşısındaydı. Garaj kapısını açmayı çabucak başarıp bayılırcasına ani kendisini sürücü koltuğuna bıraktı. Motorun çıkardığı sesi bile seviyordu. Gaza istemsizce sert basıp sokağa fırladı. Gelirken gördüğü şehre en benzer yere gitmeyi planlıyordu. Bu Forks'tan kaçmak için herhangi bir yer. Caddeye çıktığında hızını olması gerekenden de fazla arttırdı, ortada kimse yoktu. Ne kadar canlı, sevimli bir yer! Gözlerini devirdi. Tehlike fazlasıyla cismani duruyordu burada. Biraz müzikle kendisini uyuşturmak için uzanmıştı ki- o şey?! Aniden frene bastığı için önü durdu fakat arkası kayarak tam da sürücü koltuğu hizasında çarpmamak için frene bastığı kıza çarptı.

Gabrielle derin bir nefes aldı. Burayı sevmese de geldiği gibi Bernard'ın kanatları altına dönmek istemezdi. Yine de yaptığının sonucunu görmek için siyah camı biraz araladı -ve kız orada öylece dikiliyor muydu?! Ketumluğu yırtılmasa da şok olmuştu. Sakin bir şekilde, duygularını saklama gereksinimi duymadan, arabasını ölçüp biçen gözlerle inceleyen beyaz tenli kıza baktı. "Çarpmadan etkilenmemişsin." dedi soru sormaktan ziyade çıkarım yapar gibi. Kızın yırtıcı bakışları Gabrielle'a döndü. Gabrielle korkması gerektiğini hissetti ama beceremedi. Onun yerine artık derisini yakacağından korktuğu tılsımı bileğinden çıkarıp arkaya attı. Kıza tekrar döndüğünde yırtıcılık yerini etkilenmişe benzeyen bir bakışa bırakmıştı. Gabrielle kararsızca aynı şekilde meraklı gözlerle baktı güzel kıza.


Diğer tarafta tamamlanamadı bu rp. Şimdi karşıdaki vampir zat-ı kiraze belirsiz. Katılmak isteyen üşenmiyorsa pm atsın bi', üşeniyorsa da direk yazıversin cevabı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Wasseliné
Vampir
Vampir
Claudia Wasseliné


Kadın Mesaj Sayısı : 33
Irk : İngiliz
Rp Partneri : Cage Blackside
Özel Yetenek : Elementleri Kontrol Edebilme
Ruh Haliniz : Çarpıcı Tanışma Araniy10
Kayıt tarihi : 24/04/09


Güç:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue85/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (85/100)
Hız:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue86/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (86/100)
Çeviklik:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue82/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (82/100)

Çarpıcı Tanışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpıcı Tanışma   Çarpıcı Tanışma EmptyC.tesi Nis. 25, 2009 10:54 am

Bunaltıcı derecede nemli bir hava… Güneş batmak üzere, gerçi ne etkisi varsa… Pencerenin dışında ağaçlar birbirlerine sarılmış yeşil bir tünel oluşturuyorlar. Batan güneş son ışıklarını gönderiyor bu güzel yeşil çelenge. Kuşların ara sıra gelen hıçkırıksı sesleri duyuluyor, daha sonra esintinin sesi. Gözle görüp, elle tutamayacağınız bir huzurlu hal var ortada. Öylesine güzel ki! Etrafa yayılan lavanta kokusu, turunçgil kokusunu bastırıyordu ve hepsinin membası bahçeydi. Evin bahçesini tasvir edersek; mat yeşil çimenler değerli halılar gibi seriliyor, üzerinde çiçek desenleri barınıyordu. Sonra devasa büyüklükteki ağaçlar evin etrafını sarmalıyordu. Ağaçlara kurulmuş hamak keyfiliğin göstergesiydi, onun karşısında ağaçtan yapılma bir bahçe takımı vardı. Bahçenin içinde minik bir gölet bile vardı, masmavi suyuyla. Bahçenin gerisi ormana doğru bakıyordu, sonsuz yeşillik. Claudia’nın önceki yaşamında yaşadığı konağın küçültülmüş bir kopyasıydı. Ve tabii ki daha modern hali. Buz mavisine boyanmıştı, koyu mavi – ceviz ağacından yapılma kapısıyla kendine has mimarisi olan evlerden biriydi.

Elini akordeonun tuşlarından çekti, sessizliği dinledi bir süre. Sonra yeniden başladı, bir İtalyan ezgisi çalıyordu. Parmakları tuşlara basmıyordu değiniyordu sadece ama çıkan ses harmonisi birçok kişiyi kendine hayran bıraktıracak kadar güzeldi. Türküyü bitirince donmuş yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Akordeonu masanın üstüne bıraktı, aynanın karşısına geçti. Eline aldığı siyah kalemle badem şekli gözlerini daha da belirginleştirdi, ardından uçuk pembe dudaklarına kırmızı bir ruj sürdü. Dolabından üzerine siyah tül tünik ve altına siyah bir pantolon. Üstüne gri incecik bir palto. Pekâlâ, çok rahat değildi ama insanların dikkatini cezp etmek hoşuna gidiyordu. Giydiği yumuşak siyah ayakkabılarının içinde parmaklarını hareket ettirdi. Hazırdı.

Yürüyerek dışarı çıktı, yürümeyi her zaman daha çok severdi. Kapıyı ufak bir çekişle kapadı, gözlerini ilerideki parlak ışıklara dikti. Yüzünde ufacık bir gamze belirdi, dışarıdan 17 yaşında normal bir genç kız gibi görünüyordu. Küçük bir sokağa saptı, lastiklerin mide bulandırıcı kokusu geliyordu burnuna. Sonra acı bir fren duydu, sol tarafında bir şey hissetti. Dönüp baktığında bunun bir araba olduğu gördü, içindeki kızla beraber. Kız şaşırmış gibi görünmüyordu, bunu tarif etmek zordu kendine has bir duygu içerisindeydi. İnanmayan gözlerle aşağı indi "Çarpmadan etkilenmemişsin." Kızı küçümseyici fakat korkutucu bir bakışla süzdü hafif buğday tenli yaklaşık 1.75 boylarındaydı ve de zayıftı. Yüzüne göre iri gözlerinde kendine güven vardı, Fransızlara özgü bir zarafet vardı bedeninde. Hislerine göre bu kız farklıydı evet ondan farklı hisler alıyordu, şaşırdı. Oysaki bir insandı, farklı biri değildi. Yüzünde düşünen bir ifade vardı, elini beline koydu bakışlarını yumuşattı. Normalde kimseyi gördüğünde böyle bir his olmazdı ama ilk defa birine kanı kaynamıştı. Tabii hala kanı olsaydı. Sonra kızın kendine baktığı fark etti, dostane biçimde gülümsedi “Çarpma mı? Hayır, yanılıyorsun bana çarpmadın.” Bunları öylesine emin söylemişti ki. Kızın inanmasına kesin gözüyle bakıyordu.

Amacı çarpmadığına inandırmaktı, böylece ona bir açıklama borçlu olmazdı. Kız açıkgözlü birine benziyordu ve de zengin. Kanının kokusunu içine çekti, evet yanılmamıştı bu zamana kadar defalarca tattığı Fransızlardandı. Katı suratındaki gülümsemeyi devam ettirerek “Claudia Wasseliné, tanıştığımıza memnun oldum. Seni daha önce buralarda hiç görmedim, yeni geldin herhalde.” elini uzattı. El sıkıştıktan sonra göz ucuyla arabadaki hasarı inceledi, ön kısımda bir yer eğilmişti. Çaktırmadan ufak bir dokunuşla orayı düzeltti, tıpkı eskisi gibi olmuştu. Altın rengi gözlerini onun menekşe rengi donuk gözlerine dikti.


En son Claudia Wasseliné tarafından Paz Nis. 26, 2009 2:31 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabrielle D'Arc
İnsan
İnsan
Gabrielle D'Arc


Kadın Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue95/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (95/100)
Hız:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue90/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue98/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (98/100)

Çarpıcı Tanışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpıcı Tanışma   Çarpıcı Tanışma EmptyPaz Nis. 26, 2009 2:14 am

Kız, aslında kadın denmesini gerektirecek anlaşılmaz bir olgunluk vardı yüzünde, biraz önce araba çarpan kendisi değilmiş gibi sakindi. O keşişlerde görülen türden dingin bir sakinlik değil, buz gibi bir sakinlikti ve delici bakışlarını yiyecekmiş gibi Gabrielle'in üzerinde gezdirmesine engel değildi. Yüzünün en küçük ayrıntılarını dahi bir bilgisayar inceliğinde beynine yazdığından şüphelendi Gabrielle. Nedense sonra bu gözlem bombardımanı yavaşladı, kahverengi kaşlarının arası düzleşti, bütün güzelliği ortaya çıktı. Ellerini beline koymuş sanki ne söyleyeceğini tartıyordu. Gabrielle biraz önceki keskin mimiklerini düşünerek yalan söylemenin onun için çok kolay olacağını tahmin etti. Ancak unuttuğu nokta panikti, ah bir de Gabrielle onun inanılmaz aurasını hissedecek kadar eğitilmişti ether konusunda. Panik gerçekten çok uzaktı kızdan, gülümsedi. “Çarpma mı? Hayır, yanılıyorsun bana çarpmadın.” O kadar inandırıcıydı ki Gabrielle gerçek konusunda yanılmadığından emin olabilmek için bir şey görme umuduyla kafasını camdan çıkarıp göz ucuyla kızın bel hizasını ve arabasının turuncu boyasını inceledi. Kanıtı orada, beklediğinden de büyük, onu bekliyordu. Şok olmaya fırsatı olmadı. Eğilen yere odaklanmaktansa ne yaptığının farkına varmayıp devam eden 'yaratığa' döndü. Ne tür bir yaratık olduğunu merak etmeye başlamıştı, bir wiccan olmadığını biliyordu.

“Claudia Wasseliné, tanıştığımıza memnun oldum. Seni daha önce buralarda hiç görmedim, yeni geldin herhalde.” Elini uzattı. "Gabrielle." dedi yalan söylememek için kısaca. Kızın morgdan yeni çıkmış bir ölü kadar soğuk elini tuttuğunda ürperdi fakat aristokrasinin ona öğretmiş olduğu oyunculuğa ilk kez müteşekkir kalarak belli etmedi. Arkada tılsımlı yeşim taşının parçalara ayrıldığını duydu. Demek ki tehlike son raddedeydi. Altın rengi, istediği kadar uğraşsın, yine de bir yırtıcılık barındıran gözler, menekşe rengi gözlere içini görebilecekmiş gibi bakıyordu. Gabrielle biraz korkunun yaşamı için daha iyi olabileceğinin hayal meyal farkında, bu bir çift gözün aklına nüfuz edip edemediğini düşündü. Bütün o giriş seremonileri sırların zihinlerde hapis kalması içindi. Ritüellerle zihni mühürlenmiş, Gabrielle'in normalden yüksek ruh enerjisiyle birleşen mühür aşılmaz bir duvar oluşturmuştu. Aslında aşan olmuştu, o zaman da sorun çıkmak oluyordu. Gabrielle bu yüzden, mucizevi meleksi yüzüne karşın bütün yaşlıların ondan ürktüğünü biliyor ve hak veriyordu. Başka birinin zihninde sıkışmak... Kızın böyle bir şeye kalkışmadığını umdu. Böyle bir şeye mahal vermemek için ilgisini dağıtabilirdi en azından.

Arabanın yolun ortasında durmasına aldırmadan, nasılsa kimse yoktu bu saatte, motoru durdurdu. Anahtarı kontakta, çantasını koltukta bırakarak arabadan indi. 1.78lik boyuyla kızdan biraz uzun kalıyordu. Bu farkı kapatıp daha samimi görünmek için arabanın kaportasına yaslandı. Nasıl davranacağından emin değildi. Kaldı ki üzerindeki giysilere bakarak, kızın Gabrielle'in üzerindeki gucci çizmeleri, kuzu derisi özel yapım ceketi ve lacoste kotu fark etmesine ramak kaldığını tahmin edebiliyordu. Küçük bir kasabaya yeni taşınmış biri bunları nasıl açıklayacaktı. Senaryo kafasında beklediğinden hızlı oluştu, aslında antremanlı sayılabilirdi bu konularda - sadece bu kulvarda değil. "Evet, yeni taşındık. Bilirsin, yeşillik her ebeveynin hayalidir." dedi umursamaz ergen rolünü iyi oynamaya çalışarak. Normalde çok konuşmaktan hoşlanmasa da okulda birkaç tane böyle tip olduğunu hatırlıyordu. O zaman hiç dikkat etmemişti, işine yarayacağını nerden tahmin edebilirdi? "Ama bence büyükbabamlardan kaçıyoruz." Üstündekileri gösterdi. "Epey zenginler, babamların nasıl ezildiğini tahmin edersin." Kıkırdadı ama bu işte iyi değildi. Daha fazla boşboğaz taklidi yapmak için ne söyleyebileceğinden de emin değildi. Birden aklına gelen ilk şeyi oldukça kaba söyleyerek kurtulabileceğine karar verdi. "Ama sende de küçük-kasaba-kızı tipi yok." dedi gri paltonun altında zar zor görünen tül tuniği işaret ederek. Merakı alevlenmişti. Kim, daha doğrusu, neydi bu kız? Rolüne hiç uymamasına rağmen sorgulayan karamsar bakışlarını kıza dikti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Wasseliné
Vampir
Vampir
Claudia Wasseliné


Kadın Mesaj Sayısı : 33
Irk : İngiliz
Rp Partneri : Cage Blackside
Özel Yetenek : Elementleri Kontrol Edebilme
Ruh Haliniz : Çarpıcı Tanışma Araniy10
Kayıt tarihi : 24/04/09


Güç:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue85/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (85/100)
Hız:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue86/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (86/100)
Çeviklik:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue82/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (82/100)

Çarpıcı Tanışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpıcı Tanışma   Çarpıcı Tanışma EmptyPaz Nis. 26, 2009 3:37 am


"Gabrielle."
“Tanıştığımıza memnun oldum.” dedi kısık bir sesle. Kıza daha yakınlaşmıştı , şimdi onun sıcaklığını rüzgârın da etkisiyle yüzünde hissedebiliyordu. Arkada ufacık bir kırılma sesi duyuldu, ne olduğunu merak etmişti fakat belli etmemeliydi. Gözü arkadan, kızın yüzüne çevrildi. Aristokrat usulüne göre yetiştirildiği belliydi fakat artık eski modaydı aristokrasi. Kendisi de aristokrattı ve o usule göre yetişmişti, dostane gülüşüne ufacık bir tatminsizlik ekledi. Dudakları hafifçe büküldü. Gözlerinin içine bakıyordu kızın, belli ki rahatsızlık vericiydi. Gabrielle herhalde onun aklını okuyacağını falan zannediyor diye düşündü, gülümsedi. Claudia tam bunları düşünürken, kız güzel arabadan indi. Biraz uzun sayılırdı çünkü Claudia yaklaşık 1.72 falandı. Normal kızlara göre ikisi de uzundu. Gabrielle kaportaya yaslandı, altın renkli iki çift göz onu baştan aşağı süzdü pahalı, kaliteli giysiler… Arabasına baktı, giysilerine baktı. Gerçi sadece davranışları, yüzü bile onu farklı kılmaya yetiyordu.

Claudia’nın ona dikkatlice baktığını görünce bir açıklama yapmaya ihtiyaç duydu "Evet, yeni taşındık. Bilirsin, yeşillik her ebeveynin hayalidir. Ama bence büyükbabamlardan kaçıyoruz. –üstündekileri göstermişti. Claudia iyi senaryo diye mırıldandı ama bu senaryoyu insanken bile anlayabilirdi. Bunun için kızı suçlamıyordu fakat o zamanki aristokrasi daha koyuydu, yalanlar ve senaryolar yerine tedbirler alınırdı, yani eğer normal köylü bir kızı oynayacaksan ona göre giyinecektin, ona göre davranacaktın. Forks’ta bu kadar lüks giyinmek gerçekten dikkat çekiyordu. Kendisi bile o kadar sevdiği arabalarını sıradan arabalarla değiştirmişti – yeni, sıradan arabalar almıştı. Kızın kıkırdaması yapaydı, bu işte iyi değildi. O da bunun farkına varmıştı, sıradan bir genç kız rolünü oynayamaması aslında karakterinin ne kadar güçlü olduğunun göstergesiydi C’ye göre.
"Ama sende de küçük-kasaba-kızı tipi yok."
O incecik ve tok sese yakışan bir kabalıkla söylemişti. Bu sırada işaret parmağının mecalsizce onun giysilerini işaret ettiğini gördü. Menekşe rengi gözleri, parlaklıkla titriyordu. Bir koluyla diğer kolunu tutarak, oldukça rahat bir şekilde cevap verdi. “Benim ebeveynimin hayali yeşillik değildi herhalde, dünya turundalar… Bense buradayım çünkü artık aynı yerlerde yaşamaktan sıkıldım, burada eski bir konağımız var. – ve oturduğu evi düşününce yeni olmasına rağmen gerçekten eski ve hafif yıpranmış bir görüntüsü vardı. – Bazı lükslerimden vazgeçemiyorum.” dedi giysilerini kast ederek.

Gözlerini ondan çevirdi biliyordu ki bir insana sürekli bakmak aptalca görünüyordu. Zaten Gabrielle bakışlarından rahatsız olmuştu ama ne yapabilirdi ki? Bu onun doğasıydı her insana son kez bakıyormuşçasına uzun ve keskin bakardı. Gözlerini kapattığında parmak boğumlarına kadar her tarafını anımsayabilirdi, gözlerini kapattığında Gabrielle’nin meleksi masum yüzünü yeniden karşısında görür gibi oldu, başarısıyla gülümsedi. Aniden boğazına Gabrielle’nin tatlı fakat şu ana kadar hiç tatmadığı kadar farklı kanının kokusu geldi, boğazında bir insanın duyamayacağı küçük bir hırıltı oluştu. Göz rengi değiştiği zaman hep böyle olurdu, omuzlarını silkti. Sonra bakışlarını düşünceli bir şekilde ona bakan Gabrielle’ye çevirdi, ayaklarının tekini diğerinden daha öne attı ve rüzgârın saçlarını uçuşturmasına izin verdi. Gabrielle’nin yüzüyse donuktu, kestane rengi saçları onu çevreleyen bir ipek kümesi gibi uçuşuyordu. Yolun kenarındaki ağaçtan dökülen yapraklarla o şu an eşsiz bir portreydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabrielle D'Arc
İnsan
İnsan
Gabrielle D'Arc


Kadın Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue95/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (95/100)
Hız:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue90/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Çarpıcı Tanışma Left_bar_bleue98/100Çarpıcı Tanışma Empty_bar_bleue  (98/100)

Çarpıcı Tanışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpıcı Tanışma   Çarpıcı Tanışma EmptyPaz Nis. 26, 2009 6:53 am

Basit ergeni oynamakta ne kadar başarısız olduğunun kendisi de farkındaydı, Claudia da. “Benim ebeveynimin hayali yeşillik değildi herhalde, dünya turundalar… Bense buradayım çünkü artık aynı yerlerde yaşamaktan sıkıldım, burada eski bir konağımız var. Bazı lükslerimden vazgeçemiyorum.” Yalanlarının mimiklerin ve imaların arkasına saklanmış olduğunu biliyor olsa da ikisi de bunu önemsemiyor görünüyordu. Aslında sadece onlara verilen teksti okuyan, güzel olduğu için role seçilmiş aktrisler gibi olduklarını düşündü Gabrielle. Diyaloglarının gerisinde, ikisi de sırları olduğunu biliyor fakat bunu sesli söylemek sanki bir büyüyü bozacakmış gibi sessiz kalıyorlardı. En azından Gabrielle, kendi adına, buna bayılmıştı. Gerçekleri cümlesinden seçip çıkardı: Eski bir konak, lüks diye adlandırdığı giysileri. Daha fazla gerçek istiyordu, özellikle kendisi de giysi lüksünü bir kenara bırakmak zorundayken. Bugün son gündü. Yeni karakterine girmeden önceki yani. Yarından itibaren Gabrielle Watson olacaktı. O zaman son bir kez kendisini tanıştırması çok mu büyük bir sorun olurdu?

"Claudia, burası, ilk geldiğinde, sana da bu kadar..." Doğru kelimeyi bulmak için duraksadı. "... anlaşılmaz gelmiş miydi?" Gözlerini dikme sırası ondaydı. En ufak bir hareketi bile kaçırmak istemiyordu. Açlık hissediyordu, bilmeye karşı duyduğu ve asla dindiremediği bir açlık. Kız gözlerini kapattı. Esen hafif bir meltem Gabrielle'in saçlarını gözlerine düşürürken onun alnından dökülen saçları geriye iterek dolunay kadar etkileyici yüzünü tamamen ortaya çıkardı. Birden kızın boğazından bir hırıltı çıktı. Gabrielle iç güdü gibi bir şeyin harekete geçtiğini görebiliyordu, çünkü kendi vücudu da tepki olarak istemsiz olarak kasılmış, tüyleri diken diken olmuştu. Yine de inadı inattı. Sadece korunmak ister gibi bir dizini kendine çekip kollarını sardı, çenesini dayadı. Claudia omuz silkti, anlaşılan daha önce de başına gelmiş bir şeydi, Gabrielle'e kasıtlı değildi yani. Ya da öyle miydi? Sanki ona daha önce görmediği türde bir yaratıkmış gibi bakıyordu. Eh, bu da bir wiccan olmadığını kesinlikle kanıtlıyordu. Belki eşsiz güzellikleriyle nam salmış bir banshee? Kızın kısık ve tok sesi ölüm çığlığı atmak gibi bir şeyle tamamen ters düşüyordu. Aklından seçenekleri geçirdi. Sonra da elindeki verileri düşündü; hiçbir şey. Dudağına takılan bir saçı geri çekti. "Mesela, niye bu saatte ortada kimse yok? Yoksa vampirlere filan mı inanıyorlar?" Sesi alaycı bir tona bürünmüştü.


İlham gelmedi ._.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çarpıcı Tanışma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tanışma >

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Forks :: Kasaba Merkezi-
Buraya geçin: