Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Umutsuzluğun Çığlıkları

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Joanna Ujvary
Vampir
Vampir
Joanna Ujvary


Kadın Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue90/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Hız:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue90/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue95/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (95/100)

Umutsuzluğun Çığlıkları Empty
MesajKonu: Umutsuzluğun Çığlıkları   Umutsuzluğun Çığlıkları EmptyPerş. Nis. 23, 2009 11:12 am

Yine aynı rüyayı görmüştü. Boş ve karanlık bir odada yankılanan çığlıkları duyduğunu sanmıştı bir ara. Aslında iyi biliyordu hepsinin sahte olduğunu ama bu tanıdık sahneyi özlemediğini de söyleyemezdi. Eski işkence aletleriyle yaşam tarzının değişmesinden kaynaklanan yeni zevkleri arasında bir denge kurmalıydı artık. Kan ve şehvetten hoşlanıyordu. Avlarını öldürmeden önce onları cezbetmeyi seviyordu fakat durdurulamazsa sonu kız kardeşininkinden farklı olmayacaktı. İki yüz yıldır amaçsız bir vampirdi. Onu ayakta tutan tek şey kandı. Bütün vampirlerin başını döndüren o eşsiz kırmızı sıvı! Şeytan'ın biricik sevgilisi Lilith Caine'ye kanını verirken olacakları biliyor muydu acaba? Yoksa düşünmeden sadece umutsuzluğun çığlıklarını bastırmak için mi hayat sıvısını akıtmıştı genç adamın ağzına? Oturduğu betonun üstünde titredi Joanna. Korkudan ya da üşüdüğünden titrememişti, histerik bir titremeydi bu. Sadece karanlığın ele geçirebildiği bedenlerde görülen bir titreme. Kanlı zevklerini bir kenara ittikten sonra küçük deneyimsiz sevgilisinin peşine takılmıştı. Onun golconda yolunda ilerleyen, cennete girebilecek iyi bir vampir olmasını istiyordu. Ah, tabi Marjoline tam bir umutsuz vakaydı ama çocukça şeyler yapmadan durdurabiliyordu onu. Sarı saçları esen hafif bir rüzgarla dalgalanırken kendisine bakmadan yoldan geçemeyen insanları küçümseyici bakışlarla süzdü kısa bir süre. Onların bu acizliği tüm arzusunu bambaşka avlara yönlendirmesine neden oluyordu. Büyük ve aptal bir şehirdi Minnesota. İçindeki insanlarda öyle. Dudakları belirgin bir şekilde kenara kıvrılırken beklediği kişinin hala gelmediğini hatırlayarak içini çekti. Geçen seferki gibi gelirse küçük kızı bu sefer daha ağır bir cezayı hak edecekti. Ağzındaki kurumuş kanı bile fark etmeyen Marjoline sadece ailesini bulmak isteyen minik, yetim bir kedi gibiydi. Okşandığı zaman mırıldanıp sırnaşan, tekmelendiği zaman hırlayıp pençelerini çıkaran tatlı bir kedi. Kahkahası sessiz gecede bir keskinlik yaratarak çınlarken mavi gözleri gökyüzüne çevrilmişti. Ay her zamanki gibi bulutların arkasına gizlenerek korkuyordu Joanna'dan. Sokak tamamen boşaldığında yanında duran siyah çöp torbasından kısa bir süre önce öldürdüğü avını çıkarmıştı. On sekiz yaşında genç bir kızdı Eleanor. Karşısındaki vampirin güzelliğinden başı dönüp şehvete yenik düşmüştü ama Joanna'nın dudakları kendisininkine bastırıldığında ısırılacağını fark etmeyi başarmıştı. Diliyle çektiği kan ve eliyle kavradığı ince beden büyük bir zevk vermişti genç kadına. Shappo'nun bile böyle bir tutkuya yenik düşmediğine emindi ama karşı cinsle eğlenmektense kendi cinsini tercih etmesinin doğal görülmesini istiyordu. Kadınlar kıskanç yaratıklardı ve Joanna da kıskandığı insanları öldürüyordu. Önce eğlence, sonra yemek zamanıydı onun için. Soğuyan bedenleri ortalıkta bırakmıyordu herhalde, sıkı yönetimle kavga etmek gerçekten güzel olabiliyordu ama sadece İtalya sınırları içinde kural çiğnerdi. Evet, biraz sapık ve canına susamış bir vampirdi Joanna ama şimdiye kadar elinden kurtulabilen bir vampir dahi olmamıştı. Avantajı vardı, vampirlerin bile sahip olamayacağı aswang büyüsüne sahipti. Dünyanın en çekici yaratığıydı ve bu özelliğini kullanmayı iyi biliyordu. Alaycı gülümsemesi mutlu bir tebessüme dönüşürken bulutların gazabından kurtulmayı başarabilen aya göz kırptı. Anlaşılan Selene bu kez yenilmişti Amaranth'a.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Demetra Nyx Tranquilli
İnsan
İnsan
Demetra Nyx Tranquilli


Kadın Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 23/04/09


Güç:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue87/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (87/100)
Hız:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue90/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Çeviklik:
Umutsuzluğun Çığlıkları Left_bar_bleue85/100Umutsuzluğun Çığlıkları Empty_bar_bleue  (85/100)

Umutsuzluğun Çığlıkları Empty
MesajKonu: Geri: Umutsuzluğun Çığlıkları   Umutsuzluğun Çığlıkları EmptyC.tesi Mayıs 02, 2009 12:17 pm

Minnesota'ya vardığında hava çoktan kararmıştı. Kafasını dinlemeye ihtiyacı vardı. Kimseye haber vermeden direksiyonunu ev yoluna değil buraya kırmıştı. Chevrolette Nova'sını ara sokaklardan birisine park edip içlerinden en yüksek müzik sesi gelen bara girdi. İçeridekiler çevreye aldırmadan tempolu bir şekilde dans ediyordu. Nyx ise sessizce bara doğru ilerledi. Bardaki yakışıklı çocuğa bir bira istediğini söyledikten sonra kafasıyla müziğe katıldı. Çalan sert müzik onu kendinden geçirmişti. Gelen birasından büyük bir yudum aldı ve sigarasını yaktı. Kimseyi tanımadığı için ilk defa o kadar mutlu oluyordu. Ona selam veren, sulanan veya muhabbet etmeye çalışan tiplerle muhatap olmuyordu. Derin düşüncelere dalmaya başladığında saat dokuzdu. Müzik susup Nyx'ten transtan çıkınca saat çoktan bir olmuş ve bar tenhalaşmıştı. İçtiği biraların parasını bara bıraktı ve çantasını alarak bardan ayrıldı. Hava her zamanki Minnesota havasıydı. Soğuk ve boğuk... Biraz yürümek ve açılmak istiyordu. Başının hafifçe dönmesine aldırmadan ara sokaklardan birisine daldı. O saatlerde etrafta kol gezinen yan kesicileri umursamadan karanlık sokaklarda yürüdü.

Sadece sessizlik ve soğuk vardı. Onun dışında ne bir kedi ne bir köpek. Sadece Nyx... Ormanın girişine geldiğinde biraz bile olsun tereddüt etmeden içeri daldı. Başı dönmeye devam ediyordu. Biraz sarhoştu. Evet, sarhoştu. Ama bunu kabul etmeyecekti. Gittikçe daha da kararıyordu etraf. Dolunay ağaçlar arasında yok olmuştu. Beş dakika kadar daha yürüdü. Dar bir açıklıktaki sarı saçlı bir kadın gördü. Bembeyaz teni ve kıpkırmızı dudaklar sahip bu kadını tanıyordu. Joanna Ujvary... Sürekli olarak görüştüğü ve ona Ash kadar yakın olan tek kişiydi o. Ama o saatte orada ne işi olduğunu anlamıyordu. Belki de tek başına kalmak isteyen tek kişi Nyx değildi... Yavaşça Joanna'ya yaklaştı ve hafifçe öksürdü.

"Selam güzellik. Ne arıyorsun burada? Senin burada olabileceğini hiç düşünmemiştim."

Dedi. Arada sırada onun insanlık dışı bir varlık olduğunu düşünüyordu. Çünkü o ana dek hiç onun kadar güzel bir insan tanımamıştı. Uzun sarı saçları, kireç kadar beyaz suratı ve kıpkırmızı şekilli dudaklarının hemen üstünde küçücük bir burnu vardı. Gözlerindeki ve dudaklarındaki canlılık dışında hiçbir renk yoktu teninde. Eğer gerçekten vampirlerin varlığına inanan biri olsaydı kolayca ona vampir damgası vurabilirdi. Anne Rice'ın romanlarından fırlamış gibiydi. Eh ama öyle olsaydı gün ışığında uyuması gerekirdi. Bir tabutu da olmalıydı değil mi ama? Veya haçlardan korkmalıydı. Eh bunlardan hiç biri yoktu Joanna'da ki Nyx daha önce böyle bir şey düşünmemişti bile. Onun hakkında tek bildiği adı soyadıydı o kadar. Mükemmel aksanıyla onun en yakın dostu olmak için fazla bir şey yapmamış olmasına rağmen onu anlaması yetiyordu. Psikolojik bozukluklarını teker teker tedavi eden bir doktor gibiydi Joanna onun için.

Birkaç adım attı ona. Daha önce ona hiç dokunmamış olması garipti. O an ise birilerine sarılmaya ihtiyacı vardı. Evde yaşadıklarını unutmaya ve birisinin ona akıl vermesine ihtiyacı vardı. "Joanna!" dedi ve ona sarıldı. Birden çini ürperten bir soğukluk hissetti. Teni bu kadar soğuk olan kimseyi görmemişti daha önce. Sanki bir çeşit anemi gibiydi. Belki de teninin beyazlığı kansızlıktandır diye düşündü. Ve aklına ilk defa bir şey geldi. Ölü gibi soğuk olduğu... Alkolün etkisi git gide azalmış mıydı yoksa artıyor muydu bilmiyordu. Bir yanı saçmaladığını söylerken bir yanı da ona her şeyi anlamasını emrediyordu. O ana dek okuduğu tüm vampirli kitaplardaki fiziki özellikleri taşıyan bir güzelliğe sarılıyordu. *Ulu Naenia. Koru beni* diye geçirdi içinden ve ondan ayrıldı. Kesinlikle paranoyları yüzünden kafayı yemiş olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Umutsuzluğun Çığlıkları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Minnesota :: Minneapolis-
Buraya geçin: