Tür: Yarı Vampir
Hız ve Anılar
Şapkasını bir hışımla çıkarıp yanındaki koltuğa attı Ruth. Peugeot'sunun üstünü açarken kestane saçları rüzgara kapılıp arkaya doğru dans etmeye başladılar. Hayatında ilk kez bu kadar hız yapıyordu ve daha çok hızlanabilmek için ağayını gazdan çekmiyordu. Nereye gittiği umrunda değildi, sadece uzaklaşmak istiyordu. Gözleri deli gibi yanıyordu. Rüzgardan değildi bu yanma, sabahtan beri döktüğü gözyaşlarının etkisiydi.
Ağlamasının sebebi sabahın erken saatlerinde İngiltere'den gelen haberdi. 4 vampir Volturi şatosunu ziyaret etmek istiyorlardı, Ruth'u görmek için. Aro ise bu ziyareti kesin bir dille reddetmişti. Haber gelir gelmez Ruth odasına kapanmış ve kendini çellosuna vermişti. Bir yandan ağlamış bir yandan almıştı. Saatlerce... Bu 4 vampir annesine yardımcı olan vampirlerdi, Ruth'un doğmasına yardım eden ve onu büyüten vampriler. Eskiye dönmüştü Ruth. Dayanamıyordu onsuzluğa, ölesiye özlüyordu annesini. Ruth'u gördüğünde; büyük, yeşil gözlerinin derinliklerinde oluşan gülümsemeydi, kızına bıraktığı tek hatırası annesinin.
Ruth tekrar akmaya başlayan göz yaşlarını silmeye çalıştı. Belki de Aro en iyisini yapmıştı. Belki de o vampirlerle buluşsaydı acısı kat kat artacaktı. Güçsüzlüğü ortaya çıkacaktı. Zaten bunun için kaçmıştı, güçsüzlüğünü gizlemek için. Annesiyle ilgili olan her şey onu daha zayıf, daha çelimsiz kılıyordu. Birilerinin onu bu halde görmesi ve ona acıması... Ahh bu atlanılmaz olurdu Ruth için.
Dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovaladı ve sonunda şehrin gürültüsü Ruth'un kulaklarını tırmalamaya başladı. Bir kaç bina silüeti görüldükten sonra Ruth hızını kesti. Şehir trafiğine karıştığında ise asıl çekilmez kısım -trafik ışıkları- başlayacağı için arabasını bir köşeye bırakıp, yoluna yürüyerek devam etmeye karar verdi. Yavaşça yandaki araziye yaklaştı ve yoldan çıktığına emin olduğunda arabadan çıktı Ruth. Hava oldukça soğuktu. Rol malzemelerini arabada unutmamalıydı. Tekrar kapıyı açıp şapkasını ve montunu aldı, sonra da şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Gözleri asla şişmediği için şükretti. Eğer normal bir insan olsaydı, bu kadar ağlamadan sonra gözleri davul gibi olurdu. Bu durumda
Cecina halkının kötü bakışlarına maruz kalabilirdi.
Merkeze vardığında, kendini daha rahat hissetti Ruth. Her ne kadar yaz günlerindeki kadar çok olmasa da sokaklarda insanlar vardı ve Ruth'un kafasını bir nebze de olsa meşgul edebilirlerdi. Akşamüstü olduğu için herkes evlerine dönüyordu. Araba tekerleklerinin sıçrattığı sularda ıslanan takım elbiseli adamlar, karşıdan karşıya geçmek için uğraşan minik çocuklar veya akşam yemeği için alışverişe çıkan kadınlar... İzlenmek istense yüzlerce farklı film bulunabilirdi burada. Ama Ruth hangisini seyrederse seyretsin beyninin bir tarafının annesiyle meşgul olacağını biliyordu. Rotasını plaja doğru çevirdi ve yürümesine devam etti. İnsan hızındaydı ve bundan rahatsız olmuyordu. Çünkü, zaten her saniye olduğundan kat kat uzun geliyordu ona.
Dalgaların sesini duyduğunda kafasını kaldırdı. Önünde uzanan ıslak kumlara baktı. Çıkarken şatodakilere haber vermemişti ve telefonu da yanında değildi. Bunun için küçük çaplı bir ceza alacağını biliyordu. Ama geri dönmek için daha çok erken olduğunu düşünüyordu.
Büyük botlarını ıslak kumlara daldırdı ve denize doğru yürüdü. Dalgalar botlarına vurmaya başladığında durdu. Öylece... Heykelmişçesine...
Göz yaşları yanaklarından durmadan süzülüyordu ve elini kaldırıp silmeye tenezzl bile etmiyordu.
Sonunda dikkatini dağıtan, arkasından gelen o vampir sesi oldu.
''Ruth!''